Hacıların Hacı Mehmet Dede

Gönderen on 23 Kasım 2009

Babamın demirci dükkanındayız. Ben körük çekiyorum, Ali Abim de babamla karşılıklı demir dövüyorlar. ” Selamün aleyküm” diye Hacılarin Hacı Mehmet Dede ( simdi dolmuşu olan Fethi’nin dedesi)içeri girdi. Elinde bir pulluk demiri ve bir tahra. Ikisini de yivletecek ( körelmisler, yeniden ısıtılarak keskinleştirilecekler). Babam selamı aldı. Hacı Mehmet Dede gitti; şimdiki bahçeye bakan pencerenin önündeki her iki ucuna odun yarığı konulmuş tahtanın üzerine oturdu. Hacı Dedenin üzerinde damalı bir gömlek, üstünde Dedebağvari bir yelek, altında da keçi kılından yapılmış çuhadan dikilmiş bir caşır ve elinde palamut ağacı dalından yapılmış, bir ucu kıvrılmış bir baston. Caşırın bacak arasındaki aği, aşaği doğru öyle bir sarkıyor ki…., Ali Abim ile ben ağın içinde ne olduğunu çözmeye çalışıyoruz… Tahminler, tahminler…. “Acaba şeyi bu kadar büyük de, onun için mi böyle sarkıyor?” ” Yok, yok şeyi değil yum….ları çok büyük. Ondan sarkıyor.”  ” Hadi canım sen de. O kadar şey, o kadar büyük yum…. mı olur?” ….
Tartışma pulluk demiri ve tahra yivleninceye kadar devam etti. Ama bizde bir merak, bir merak. Tahmin ettikçe merakımız daha da arttı. Pulluk demiri ve tahra yivlendi. Hacı Mehmet Dede, babama;  yivleme ücretini öderken Ali Abim yanıma geldi. Kulağıma: ” Bak! Ağın içinde ne olduğunu sen de, ben de öğrenmek istiyoruz. En iyisi, Hacı Mehmet Dede buradan çıkıp giderken, arkasından yaklaş, Hacı Mehmet Dedenin ağını bir avuçla! Içinde ne olduğunu öğrenelim…” Gerçekten, Hacı Dede çıktı. Hacı Yadigar Ablamların evine doğru yöneldi. Pankçının Ömer Amcamın evinin hizasına vardı. Ben de peşinden, parmak uçlarıma basarak Hacı dedeye yetiştim. Yetişir yetişmez, elimi Hacı Dedenin ağına attım. Ağa dokunur dokunmaz, Hacı Mehmet Dede öyle bir hışıla döndü ki… Ama o döndüğünde  ben 20 – 25 adım uzaklaşmıştım bile. Beni yakalayamayacağını anlayınca elindeki BASTONU bana doğru bir fırlattı. Baston ayaklarıma dolandı, ben yüzü koyun kapaklandım. Ali Abim, demirci dükkanının kapısında bütün olan bitenleri izliyor. Baston ile kapaklanan beni görünce de kıs kıs gülüyor. Arkasından babamın yaklaştığını görmüyor bile keyfinden. Babam da olaya şahit olmuş. ” E… o… e…ler” dedi ama; kendisi de, güya bize göstermeyecek. Bıyık altından gülerek dükkanın kapısından girip kayboldu. Hacı Mehmet Dedenin ağı neden mi sarkıyordu? Bu sorunun cevabını da; bu hikayeyi okuyanlar çözsün…(Suphi)

Yazar hakkında

19.03.1965 tarihinde Denizli'de dünyaya geldi. Üniversite mezunu. Şu an Pamukkale Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünde Enstitü Sekreteri olarak görev yapıyor.

Yorumlar

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.